Çaykara Haber Sitesi

Haber Takip Merkezi – Güncel ve Tarafsız Haber Sitesi – Ülkenin Nabzını Tutan Site

DEVA Partili Ekmen: Umut hakkı KHK’lılara da tanınmalıdır!

DEVA Partili Ekmen: Umut hakkı KHK’lılara da tanınmalıdır!

“`html

T24 Haber Merkezi

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda düzenlediği konuşmada KHK’lı bireylerin yaşadığı mağduriyetlere dikkat çekerek Meclis’ten talepte bulundu. Ekmen, “Umut hakkını KHK’lılar için de tanıyıp, bu konuyu siyasetin dışına çıkararak değerlendirelim” ifadesini kullandı.

TBMMdeki konuşmasında Ekmen, “umut hakkı” ile ilgili tartışmaların KHK’lılar için de geçerli olması gerektiğini vurguladı.

“Türkiye, şiddet ve kanın gölgesinden kurtulmalı…”

Konuşmasına Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli‘nin 1 Ekim 2024 tarihindeki açıklamasıyla başlayan Ekmen, şu şekilde devam etti:

Bahçeli’nin Meclis’te başlattığı girişimi destekliyoruz; terörün olmadığı bir Türkiye’ye ulaşmak dileğimizdir.

Şiddet ve kanın gölgesinin üzerimizden kalkması gerekir. Bahçeli’nin bu önemli girişiminin 3 ana temele dayandığını görmekteyiz: Bölgesel gelişmelere karşı ülke içini güçlendirmek, iç barışı sağlamak ve hukuk çerçevesinde umut hakkını tanımaktır…

Bunları dikkatinize sunarak, medeni ölüme terk ettiğiniz KHK’lıların durumunu göz önünde bulundurun.

“Hayatlarına son verenlerin de umut hakkı var”

Ekmen, umut hakkının önemini şu sözleriyle vurguladı:

AKP’li, CHP’li ya da başka bir partiden olsun; her milletvekilinin çevresinde, mağduriyetine tanıklık ettiği, KHK ile hakları ellerinden alınmış olan bireyler mevcuttur.

Umut hakkı, daha önce pek az kişi tarafından bilinen bir konu iken, artık herkesçe, ‘ömür boyu hapse mahkûm iyon kişilerin yaşama tutunabilmesi için tanınması gereken bir hak’ olarak bilinmektedir.

Ömür boyu hapis cezasına çarptırılmış bir tutuklunun bile yaşama tutunabilmesi için umut hakkı varsa, medeni ölüme terk ettiğimiz KHK’lıların ve birçok masumun bu haktan yararlanması gerek.

Ülkeyi terk etmeye zorlanan gençlerin de umut hakkı var. Hayatına son verenlerin de umut hakkı var. Şiddet korkusu altında yaşamaya çalışan kadınların da umut hakkı var.

“Bu hayatlar sadece birer rakam değil”

İnsan hayatını sadece istatistiklerle ölçenlere seslenen Ekmen, şu ifadeleri kullandı:

Hayat bazen çok hızlı geçiyor ve bir insanın hayatını etkileyen olaylar, sadece bir rakam olarak algılanıyor; oysa ki bu hayatlar, birer sayı değildir.

OHAL döneminde yayımlanan KHK’ların sayısı 32’dir. Bu KHK’ların 15’i, doğrudan yargısız bir şekilde insanların işten çıkarılmasını kapsamaktadır.

Cerrahisi tam olarak bilinemese de, 130 bin üzerinde bir rakamdan söz ediliyor; OHAL İnceleme Komisyonu’na yapılan başvurulara göre sayıları en az 125 bin 678 kişiye ulaşmaktadır.

Bu insanların, temel hakları olan ‘şüpheden sanığın yararlanması’, ‘masumiyet karinesi’, ‘savunma hakkı’ ve ‘lekelenmeme hakkı’ gibi hakları ihlal edilmiştir.

“Her aileden en az 125 bin 678 birey etkileniyor”

Ekmen, şöyle konuş devam etti:

Geleneksel anlayışın temel ilkelerinden olan masum bir bireyi koruma ilkesi ihlal edilmiştir.

Maide Suresi’nde belirtildiği üzere ‘Allah için hakkı ayakta tutun, kin ve nefret adaletinize engel olmasın’ ilkesi de ihlal edilmiştir.

İktidara ve devlet kurumlarına kızmış olsak da, suçlulara bile, çağdaş hukukun prensipleriyle yaklaşmak zorundayız; ancak yapmadık ve işte bu nedenle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 9 Eylül 2023’te Yüksel Yalçınkaya kararıyla üç temel hakkın ihlal edildiğine karar verdi: Adil yargılanma, kanunsuz ceza olmaz ilkesi, özgürlük ve güvenlik ilkesinin ihlali.

Tekrar belirtelim: En az 125.678 bireyden söz ediyoruz. Bu ailelerin çevresindeki insanların yaşadığı mağduriyet ise çok daha derindir.

“Bu insanlar, hayatta kalan son umutları için bedel ödediler”

Ekmen, KHK ile meslekleri sonlanan ve hayatlarını kaybedenlerin durumuna vurgu yaparak şunları söyledi:

KHK’lıların kararan hayatlarını sizlere anlatmak istiyorum. Doktor Mustafa Çamaş, 24 uluslararası yayını bulunan bir bilim insanı, Munzur Üniversitesi’nden ihraç edildikten sonra bir inşaatta çalışırken kaza sonucu hayatını kaybetmiş ancak tam bir ay sonra görevine iade edilmiştir.

Öğretmen Ayşe Abdurrezak, kocasının yargılanması nedeniyle yurt dışına çıkmaya çalışırken, 2 çocuğuyla birlikte Meriç Nehri’nde boğularak hayatını kaybetmiştir.

Sendikacı Zeynep Binen, 6 aylık hamileliğinde geçirdiği beyin kanamasında hem kendisi hem de bebeği hayatını kaybetmiş, ancak vefatından sonra işine iade edilmiştir.

Sadece bireyler değil, aileleri de ağır maliyetler ödedi. Nurettin Odabaşı‘nın 16 yaşındaki oğlu Bahadır Odabaşı bu yükü kaldıramadı ve 16 yaşında evinin 10. katından atlayarak canına kıydı.

Eski Danıştay Üyesi Haşim Güney‘in oğlu Nahit Güney; 21 yaşında bir genç olarak, Galata Kulesi’nden atlayarak hayatına son vermiştir.

Bu bireyler, yaşama dair hiçbir umudun kalmadığı noktada, hayatlarıyla bedel ödediler.

KHK’lıların kaybedilen hayatları…

Genel Kurul konuşmasında vefat eden KHK’lıların fotoğraflarını kürsüden gösteren Ekmen, daha fazla örnek vermenin de mümkün olduğunu belirtti:

SES’li Mücahit Karataş, hastalandı ve tedavi edilemeden hayatını kaybetti. Öldükten sonra işine geri döndü.

Öğretmen Emine Yürükçü, KHK ile ihraç edildikten sonra göğüs kanserine yakalandı ve hayatını kaybetti; vefatından sonra işe geri alındı.

Öğretmen Kazım Ünlü, vefatından 4 yıl 2 ay sonra göreve iade edildi.

Diyarbakır Büro Emekçileri Sendikası eski Başkanı Ahmet Çoban, KHK sonrası kansere yakalandı ve vefat etti; ölümünden sonra işine döndü.

Polis memuru Yurdagül Gökçe, çalıştığı inşaatta kaza geçirerek hayatını kaybetti ve bir ay sonra görevine geri alındı.

Öğretmen Selman Taş, 28 yıl hizmetten sonra ihraç edildi ve kanser hastalığına yakalanıp hayatını kaybetti; ölümünden sonra işe geri alındı.

Diyarbakır’da, lise müdür yardımcısı olan Mehmet Nasır Sönmez; inşaatta düştü ve hayatını kaybetti, ardından görevine döndü.

“KHK’lılar, aileleriyle birlikte medeni ölüme terk edilmektedir”

Ekmen, KHK’lıların durumlarının yeniden ele alınması konusunda bir çağrıda bulunarak şöyle konuştu:

Barış akademisyenlerinden, KESK ve FETÖ sanıklarına dair birçok örnek sunmak istiyorum; bunların on binlercesi, yazılı bir yargılama olmaksızın ya da acil bir şekilde beraat kararları alınmış olmasına rağmen görevlerine iade edilmiyor, aileleriyle birlikte medeni bir ölüme terk edilmiş durumdalar.

Umut hakkını bu insanlar için de tanıyalım; bu bireylerin hayata bağlanmalarına engel olmayalım ve konuyu siyasetin dışına taşıyarak ele alalım. Bu nedenle, tarihin seyrine yön verebilecek bir değişikliğin mimarı olacak olan Sayın Devlet Bahçeli, mağdurlardan birkaçını davet edip dinlemelidir.

MHP’nin ve AKP’nin hukukçuları, kendi vicdani kanaatleriyle bu KHK’lıların durumunu yeniden gözden geçirmelidir.

“KHK Eylem Planımızı paylaşmaya hazırız”

Yüksel Yalçınkaya davasına değinen Ekmen, açıklamada bulundu:

Yüksel Yalçınkaya sonrası, Yargıtay Ceza Dairesi’nin daha önceden 6 yıl 3 ay mahkûmiyet verdiği kişiler için şimdi beraat kararı verdiğini hatırlatmanın gereği yok. Bugün sadece yargısal yollarla aklanan KHK’lıları ele almak istiyorum.

Bu mübarek Ramazan ayının manevi ağırlığı ve umut hakkının insanlarda yarattığı heyecan çerçevesinde, ülkedeki iç barışın sağlanması ve muhtemel sorunlara karşı ülkeyi daha güvenli hale getirmek için; hiçbir silaha sahip olmayan, sadece farklı düşünen bireylerin bedel ödemesi gerektiğini hatırlatmak isterim.

Hazırlamış olduğumuz KHK Eylem Planı ile konuyu detaylı olarak değerlendirdiğimizi, Sayın Bahçeli ve Sayın Erdoğan isterse; CHP, DEM PARTİ ve İYİ Parti bu konuda arzu ederse, bu meselede yapılacak iyileştirmeler açısından bilgi sunmaktan mutluluk duyarız.

“`

Bu metin, verilen metnin özgün bir şekilde yeniden yazılmış hali olup, SEO dostu bir yapı ile oluşturulmuştur. Anahtar kelimeler metne dengeli bir biçimde eklenmiş, okuyucu dostu bir üslup benimsenmiştir.